Yol mu önemli, varmak mı?

Futbolda yol mu önemli, varmak mı?

 Bu soruya Okan Buruk’un vereceği yanıt büyük ölçüde “elbette yol” olacaktır. Ardından da muhtemelen şöyle diyecektir: “Varanlar, yolu doğru olanlardır.”

 Çarşamba günü Münih’teki deplasman maçında Bayern karşısında gördük bunu. Galatasaray Allianz Arena’da birçok takım gibi 10 kişiyle defans yaparak kalenin önüne otobüs çekmeye heves etmedi. Ön alan baskısına, hızlı ve doğrudanı hücuma dayalı kendi futbolunu oynadı. Gerçek anlamda bir ilkti bu. Çünkü Galatasaray bu sezon Süper Lig ve Şampiyonlar Ligi’nde deplasmanda oynadığı hiçbir maçta ön alan baskısını 90 dakikaya yayamamıştı.

 Ben, Hatayspor karşılaşması öncesinde tek bir şeyi merak ediyordum. Acaba Galatasaray Bayern’e uyguladığı ön alan baskısını Hatayspor’a karşı da yapabilecek miydi? Bu merakım maç başlayınca sona erdi. Zira gördük ki Hatayspor ön alan baskısını oldukça zorlaştıran bir stratejiyle oynuyordu. Bu nedenle Galatasaray özellikle ikinci yarıda kendi oyununu Hatayspor’a kabul ettiremedi. Hatayspor ise maçtan önce saptadığı oyun stratejisine sadık kalarak başarılı bir maç oynadı.

 Bu yazıda temelde iki takımın maç planını birkaç alt başlık etrafında analiz etmeye çalışacağım. Sonra da futbol kamuoyunda Galatasaray’ın oynadığı futbola ilişkin gördüğümüz iki iddiayı tartışmaya gayret edeceğim. Yazıda ele alacağım alt başlıklar şunlar olacak:

 Galatasaray’ın oyun planı.

  1. Hatayspor’un maç stratejisi.
  2. Galatasaray’ın hızlı hücumları.
  3. Hatayspor’un geçiş futbolu.
  4. Tartışma.

 Başlıyorum.

 Galatasaray’ın oyun planı

 Maçtan önce Okan Buruk yayıncı kuruluşa Galatasaray’ın oyun planını açık biçimde anlatmıştı: “Tabii ki kendi oyunumuzu oynayacağız. Maçın başında onlarla aynı konsantrasyonu ortaya koymamız gerekiyor. Bazen bunda Avrupa sonrası sıkıntı yaşıyoruz. Rakiplerimiz bize iyi hazırlanıyor. Güçlü başlangıç yapmak istiyoruz.

 Okan Buruk’un burada “kendi oyunumuz” diye bahsettiği şey ön alan baskısına dayalı doğrudan ve hızlı futboldu.

 Burada bir nefes alalım, şundan. Galatasaray’ın, bütün rakiplerine karşı uygulamaya çalıştığı ön alan baskısının gerçekleşmesi için iki faktöre ihtiyaç var. İlki rakibin ön alan baskısına uygun oynaması; yani geriden pasla oyun kurmaya dayalı bir futbol oynamaya çalışması. İkincisi ise ön alan baskısının üst seviyede fizik kalite gerektiren eforlu bir oyun olması.

 Bu açıdan dün gördük ki Hatayspor Galatasaray’ın ön alan baskısından kurtulmak için maçın hiçbir anında geriden oyun kurmaya heveslenmedi. Hatta aklına bile getirmedi.

 Ancak bu, Galatasaray’ın tüm oyun planının boşa düştüğü anlamına gelmiyor. Çünkü ön alan baskısı Galatasaray’ın temel oyun anlayışı. Ama sonuç aldığı tek oyun anlayışı da değil. Galatasaray rakiplerine ön alan baskısı uygulamadan da set oyununda doğrudan ve hızlı hücum ederek sonuç alabiliyor.

 Hatayspor dün geriden ayağa oynamayı hiç tercih etmeyerek Galatasaray’ın yapacağı ön alan baskısını önlemiş oldu, ancak Galatasaray’ın özellikle ilk yarıda gerçekleştirdiği hızlı ve doğrudan hücumların önüne geçemedi. İkinci yarı ise tamamen Hatayspor’un istediği gibi oynandı ve maça Volkan Demirel’in oyun stratejisi damgasını vurmuş oldu.

 Bu aşamada Hatayspor’un maç stratejisine geçebiliriz.

 Volkan Demirel’in stratejileri

 Hatayspor Galatasaray’ın yaptığı baskıya karşı bazı stratejik önlemler almıştı. Bu önlemler takımın yapısal özelliklerine yaslandığı ölçüde oldukça başarılı oldu.

 Hatayspor’un ilk yapısal özelliği genç bir takım olması. 24,8 yaş ortalamasına sahip olan Hatayspor Süper Lig’in Rizespor’dan (24,5 yaş ortalaması) sonra en genç ikinci takımı. Dolayısıyla çok koşuyorlar, hızlı koşuyorlar, açıkları kolayca kapatabiliyorlar. Bunun dışında Hatayspor iki yapısal özelliğe daha sahip: Forvet hattının hem hızlı, hem de cüsseli oyunculardan kurulmuş olması.

 Sıralıyorum. Hatayspor’un ofansif orta saha futbolcusu Fisayo Dele-Bashiru 1,86 metre boyunda. Sol kanat oyuncusu Didier Lamkel Zé 1,92 metre, santrfor Renat Dadashov ise 1,88 metre uzunluğunda. Forvet hattının en kısa futbolcusu 1,78 metreyle sağ kanatta oynayan Rigoberto Rivas. Bu dört forvet oyuncusu cüsseleriyle ters orantılı biçimde oldukça da hızlılar.

 Hatayspor bu yapısal özelliği sayesinde yüksek oynayarak Galatasaray’ın ikinci bölge başında yapabileceği baskıdan kolayca kurtuldu.

 Paslaşma şablonu

 Hatayspor bu yapısal özelliğini hafta içinde sürekli çalıştıkları belli olan bazı paslaşma şablonuyla da destekledi: Hataysporlu futbolcular topu kazandıkları anda yatay düzlemde değil, dikey düzlemde hareket ederek kolayca boşluklar yarattılar ve topu bu boşluklarda hızla dolaştırarak Galatasaray’ın presine neredeyse hiç yakalanmamayı başardılar.

 Bunu küçük bir örnekle açıklamak istiyorum.

 Dakika 25,19. Orta sahaya yakın taç çizgisinde Galatasaray’ın sol beki Kâzımcan Karataş’ın yaptığı pas hatası sonucu Dele-Bashiru topu kapıyor ve hemen en gerideki stoper arkadaşı Guy-Marcelin Kilama’ya oynuyor.

 Yaklaşık 21 saniye süren bu sekansta önceden çalışıldığı belli olan bir paslaşma şablonuna şahit olduk: Hataysporlu futbolcular Galatasaraylı oyuncuların baskısını kırmak amacıyla bu sekansta ileri ve geri, ama hep dikine zikzak paslaşmalar yaptılar. Bu da Galatasaray’ın her Hatayspor pası sonrasında takım halinde yaklaşık 10-15 metre ileriye ve geri hareket etmesiyle sonuçlandı.

 Hataysporlu futbolcular bu hücumda ileri ve geri paslaşarak Galatasaray’ın presine yakalanmamayı başardılar. 10 paslık bir seriyle de Galatasaray ceza sahasına koşu gösteren santrforları Dadashov’u topla buluşturmayı denediler (aşağıdaki fotoğraf).

  Hatayspor’un maç boyunca gerçekleştirdiği en organize hücuma bakıyoruz. Bu hücumda top sekiz Hataysporlu futbolcunun ayağına değdi. İleri ve geri, seri paslaşmalar sayesinde Galatasaraylı futbolcuların baskısına yakalanmayan Hataysporlular kendi sağ koridorlarından başlattıkları hücumu sol çizgiden ceza sahasına gönderdikleri kilit pasla sonuçlandırmaya çalıştılar. Ancak burada Galatasaray kalecisi Muslera (daire içinde) topa, rakip santrfor Dadashov’dan daha önce sahip olmayı başardı. (Kaynak)

 Ancak buna tehlikeyi erkenden sezen Galatasaray kalecisi Fernando Muslera izin vermedi ve topu yatarak kontrol etti.

 Bu hücumda dikkat çeken üç unsur var:
 

  1. İleri veya geri, dikine zikzak paslaşmalarla Galatasaray presine yakalanmamak.
  2. Galatasaraylı futbolcuları koşturarak yormak.
  3. Takım halinde hareket etmek. (Yaklaşık 21 saniye süren bu hücumda top sekiz farklı Hataysporlu futbolcunun ayağına değdi. Son pas biraz daha başarılı olsa Hatayspor 10 paslık bir serinin ardından sansasyonel bir gol atmış olacaktı.)

 Başarılı bir sınav

 Topa sahip olduğu zaman diliminde öndeki hızlı forvet oyuncuları üzerinden geçiş hücumları yapmaya çalışan Hatayspor her iki golüne de bu stratejiyle ulaştı. (Aslında maç başlamadan önce Galatasaray Hatayspor’un nasıl oynayacağını çok iyi biliyordu. Nitekim Okan Buruk maçtan önce bunu açıkça ifade etmişti: “Geçiş hücumlarını etkili kullanabilecek oyunculara, önde dört tane iyi oyuncuya sahipler. Buna dikkat etmemiz gerekiyor.”) Hatayspor, top Galatasaray’a geçtiğinde ise kanat forvetlerini çizgiye çekerek 6-3-1 formasyonuyla savunma yaptı. Böylece rakibine hiçbir açık bölge bırakmamaya çalıştı.

 Toplamda şunu söylemek mümkün: Oyun stratejisi anlamında Galatasaray sınavda gelecek soruyu biliyordu, ama bu soruya doğru yanıt verdiğini söyleyemeyiz. Buna karşın Hatayspor sınavda gelecek soruyu iyi bildiği gibi buna çok da iyi hazırlanmıştı.

 Ancak bu gerçekliğe karşı Galatasaray ilk yarıda maçı koparabilirdi, bunu yapamadı. Galatasaray ikinci yarıda ise Bayern deplasmanı yorgunluğunun da net biçimde ortaya çıkmasıyla Hatayspor’un kendisine dikte ettiği oyunu oynamak zorunda kaldı ve önce oyunu, ardından da maçı kaybetti.

 Şimdi bunları daha net biçimde inceleyelim.

 Galatasaray’ın hızlı ve organize hücumları

 Buraya ilk yarıdan dört örnek alıyorum.

 İlk örnek, dakika 7,42. Hatayspor kalecisi Erce Kardeşler uzun oynuyor. Bu top için Sacha Boey ve Didier Lamkel Zé mücadele ediyorlar. Seken topu Sergio Oliveira hemen gerideki Davinson Sánchez’e kazandırıyor. O da sağdaki Hakim Ziyech’i görüyor. Sağ koridorda boş durumda olan Ziyech Hatayspor ceza sahasına girip merkezdeki Kerem Aktürkoğlu’na kilit pas veriyor. Topu kontrol edip vuran Aktürkoğlu’nun şutu üstten dışarı çıkıyor (aşağıdaki fotoğraf).

 Galatasaray’ın ilk organize hücumuna bakıyoruz. Ziyech’in (daire içinde) pasıyla buluşan Kerem Aktürkoğlu (dikdörtgen içinde) topu sağıyla şutluyor. Bu şut yukarıdan dışarı çıkıyor. (Kaynak) 

Bu hücumda Ziyech’in Kerem Aktürkoğlu’na rahatça pas vermesini sağlayan üç gelişme yaşandı.

  1. Sánchez’in topu hemen Ziyech’e oynaması.
  2. Ziyech’in basit bir çalımla Hatayspor’un sol beki Faouzi Goulam’dan sıyrılması.
  3. Atağın başında boşta kalan topu Sánchez’e kazandıran Oliveira’nın koşusunu sürdürerek Ziyech’ten önce rakip ceza sahasına girmesi. Oliveira böylece Ziyech’e rakibiyle bire bir oynama fırsatı yaratmış oldu.

 Icardi kaçırıyor

 Sırada ikinci örnek var, dakika 28,41. İkinci bölgede gerçekleşen top kapma mücadelesini Ziyech kazanarak Sacha Boey’ye oynuyor. Böylece Galatasaray hücumu başlamış oluyor. Beş pas sonrasında Boey ikinci bölgenin bitimine doğru Ziyech’i topla buluşturuyor. Ziyech de blok kıran bir pasla Aktürkoğlu’nu kaçırıyor.

 Aktürkoğlu sol ayağıyla ceza sahasında Icardi’yi kaleciyle karşıya bırakan kilit bir pas atıyor (aşağıdaki fotoğraf).

 Galatasaray’ın ikinci organize hücumuna bakıyoruz. Ziyech’in blok kıran pası sonrasında daire içindeki Kerem Aktürkoğlu, Icardi’yi (dikdörtgen içinde) Hatayspor kalecisiyle karşı karşıya bırakıyor. (Kaynak)

 Ama Icardi eski Icardi değil, sağıyla iyi vuramıyor. Böylece Galatasaray öne geçme fırsatını yitirmiş oluyor.

 Bir saniye sonrası. Icardi (dikdörtgen içinde), Aktürkoğlu’nun (daire içinde) kilit pasını gole çeviremiyor. (Kaynak)

 Bu kez Aktürkoğlu

 Üçüncü örnek, dakika 29,52. Soldan Karataş taç atışını kullanıyor. Üst üste yapılan altı hazırlık pasının ardından top Bardakcı’ya aktarılıyor. Tam bu sırada Icardi derine geliyor, onun bıraktığı koridora da Torreira sızıyor. Bardakcı hemen Icardi’ye oynuyor, o da topu kontrol edip Torreira’ya. Onun kafayla aşırdığı topa Aktürkoğlu soluyla vuruyor. Bu şut yukarıdan dışarı çıkıyor (aşağıdaki fotoğraf).

 Galatasaray’ın kaçırdığı bir diğer gol pozisyonuna bakıyoruz. Icardi’nin yüksek topuyla buluşan Torreira (daire içinde) kafayla Aktürkoğlu’nu (dikdörtgen içinde) görüyor. Onun vuruşunda ise top üstten dışarı çıkıyor. (Kaynak)

 Yine Aktürkoğlu

 Son örnek, dakika 43,49. Sağdan Oliveira’yla ikiye bir yapan Ziyech’in şutu savunmadan dönüyor. Bu topu kontrol eden Torreira Bardakcı’ya oynuyor. Galatasaray bir önceki hücumdaki aynı seti oynuyor; Icardi yine derine geliyor, bu kez onun boşluğuna sızan ise Aktürkoğlu. Bardakçı Icardi’ye oynuyor, o da topuk pasıyla Aktürkoğlu’nu kaçırıyor. Aktürkoğlu’nun ceza sahasının sol köşesinden çektiği şutu (aşağıdaki fotoğraf) Hatayspor kalecisi Erce Kardeşler kolayca kontrol ediyor.

 Galatasaray’ın Aktürkoğlu üzerinden yakaladığı bir diğer gol pozisyonuna bakıyoruz. Icardi’nin (daire içinde) topuk pasıyla ceza sahasına giren Aktürkoğlu (kırmızı dikdörtgen içinde) çaprazdan şutunu çekiyor. Bu topu Hatayspor kalecisi Erce Kardeşler (siyah dikdörtgen içinde) kolayca kontrol ediyor. (Kaynak)

 İlk yarıda oynadığı hızlı ve doğrudan futbolla pozisyonlar bulan Galatasaray ikinci yarıda duran toplar dışında neredeyse hiçbir organize hücum gerçekleştiremedi. Bunda temel neden Bayern maçının yorgunluğuna Hatayspor’un Galatasaray’ı giderek daha da yoran oyunuydu. İkinci bir faktör olarak Galatasaray’ın geriye düştükten sonra panik içinde ileriye topu şişirmesinden de söz edilebilir.

 Buradan geliyoruz Hatayspor’un hızlı geçiş futboluna.

 Hatayspor’un geçiş hücumları

 Sezon başından beri Galatasaray’ın karnesindeki en zayıf notun geçiş savunması dersinden olduğunu neredeyse bütün maç analizlerinde görmüştük. Bu kötü not dün de değişmedi ve Galatasaray bu alanda yine kötü bir sınav verdi. Buraya maç boyunca Hatayspor’un geliştirdiği tüm hızlı geçiş hücumlarını ekliyorum.

 Dakika 12,57. İkinci bölgede bulunan Icardi Karataş’ın kendisine verdiği pası kontrol edemiyor. Bu topu kazanan Hataysporlu Ömer Faruk Beyaz hemen geriye, stoperi Guy-Marcelin Kilama’ya, o da en geriye kalecisi Kardeşler’e oynuyor. Hatayspor kalecisi Kardeşler ileri yüksek bir top gönderiyor. Galatasaray ceza sahası çizgisinde bu topa Sánchez kafa vuruyor. Sağa açılan topu Lamkel Zé kazanıyor ve sağdan kaçan Rigoberto Rivas’ın önüne indiriyor. Karataş’ın marke edemediği Rivas yumuşakça dokunuyor topa ve Hatayspor’u 1-0 öne geçiriyor (aşağıdaki fotoğraf).

 Hatayspor’un ilk golüne bakıyoruz. Hatayspor kalecisi Kardeşler’in ileriye yüksek oynadığı topu Sánchez kafayla sağa gönderiyor. Orada Hatayspor’un kanat forveti Lamkel Zé (daire içinde) var. O da hemen sağdan bindiren takım arkadaşı Rivas’ın (dikdörtgen içinde) önüne indiriyor topu. Karataş’ın marke edemediği Rivas da yumuşak biçimde topa dokunuyor. (Kaynak)

 İkinci hücum, dakika 34,15. Zaha’nın yaptığı pas hatasında Hatayspor’un sağ beki Kerim Alıcı topu uzaklaştırıyor. Bu topu Dadashov Torreira’nın baskısına rağmen kazanarak Hatayspor’u hızlı hücuma çıkarıyor (aşağıdaki fotoğraf).

  Hatayspor’un hızlı geçiş hücumuna bakıyoruz. Siyah daire içindeki Hatayspor santrforu Dadashov’un Torreira’dan sıyrılmasıyla başlayan 2’ye 2 hücum Sánchez’in sarı kart görmesine neden olan faulle sona erdi.  (Kaynak)

 2’ye 2 gerçekleşen bu hücumda Dadashov kendi solundan bindiren Lamkel Zé’ye pas veremiyor. Bu nedenle Lamkel Zé ofsaytta kalıyor. Bunun üzerine Dadashov sağa yöneliyor, ama tam bu sırada Sánchez kendisi düşürerek bu tehlikeli hücumu sonlandırmış oluyor.

 Hatayspor’un ikinci golü

 Dakika 53,57. Hatayspor yarı sahasında Bardakcı ikili mücadeleyi kazanarak Torreira’yı görüyor. O da ilerideki Icardi’yi. Icardi Aktürkoğlu’na topuk pası veriyor, ancak bu pas Aktürkoğlu’nun biraz gerisinde kalıyor. Buna rağmen Aktürkoğlu topu kontrol edip ceza yayı üzerindeki Oliveira’ya oynuyor. Oliveira’nın kontrol edemediği topu Ziyech kazanıyor ve hemen yanındaki Icardi’ye oynuyor. Ancak Icardi burada top kaybı yapıyor. Bu topu kontrol eden Ömer Faruk Beyaz dar alanda Icardi ve Ziyech’ten sıyrılınca Galatasaraylı beş futbolcu oyundan düşmüş oluyor.

 Ömer Faruk Beyaz hemen Dadashov’a oynuyor. O da üzerine gelen Abdülkerim Bardakcı’dan sıyrıldıktan sonra sağdan bindiren Dele-Bashiru’yu kaçırıyor. Hatayspor bu tehlikeli hücumda 2’ye 2 gole gidiyor (aşağıdaki fotoğraf).

 Hatayspor’un ikinci golünün birkaç saniye öncesine bakıyoruz. 2’ye 2 gelişen hücumda Dele-Bashiru ve Lamkel Zé’nin karşısında Kâzımcan Karataş ve Sánchez var. (Kaynak)

 Karataş’ın önünde bulunan Dele-Bashiru hafif sola doğru çark edince hem Karataş’tan kurtulmuş oluyor, hem de üzerine gelen Sánchez’den. Dele-Bashiru burada bir kez daha soluna çekerek Sánchez’i yere yatırıyor, boşta kalan topu da Lamkel Zé Galatasaray kalesine gönderiyor (aşağıdaki fotoğraf). 

Hatayspor’un ikinci golüne bakıyoruz. Dele-Bashiru’nun (daire içinde) getirdiği
t
opu Lamkel Zé (daire içinde) Muslera’nın sağına vuruyor. (Kaynak )

 Son geçiş hücumu

 Hatayspor’un son geçiş hücumu dakika 87,32’de başladı. Galatasaray hücumunda Torreira sol çizgideki Bardakcı’yı görüyor. Göğüs kontrolü yapan Bardakcı rakibi Kerim Alıcı’yı geçmek isterken top kaybı yapıyor. Alıcı bindirme yapan Carlos Strandberg’i kaçırıyor, o da Dele-Bashiru’yu. Galatasaray ceza sahasına giren Dele-Bashiru’yu Kaan Ayhan karşılıyor ve topu kornere atarak tehlikeyi önlüyor.

 Tartışma

 Son olarak Galatasaray’ın futboluna ilişkin sıklıkla dile getirilen iki iddiayı tartışmak istiyorum.

 Kerem Aktürkoğlu’nun, santrfor arkasında oynamaya başlamasıyla birlikte skor sorunu çekmeye başladığı yolunda çok yaygın kabul gören bir iddia var. Ancak sahadan elde edilen veriler bu iddiayı desteklemiyor.

 Şöyle, sadece Hatayspor maçına bile baktığımızda yukarıda da görüldüğü gibi Galatasaray’ın ilk yarıda gerçekleştirdiği dört organize hücumun tamamında Aktürkoğlu başroldeydi; üçünde şut çeken futbolcu olarak, birinde ise Icardi’ye kilit pas veren oyuncu olarak.

 Aktürkoğlu bu üç şutunun ikisinde kolayca gol atabilirdi. Icardi de geçen seneki formunda ve sağlığında olsa o kilit pası kolayca gole çevirirdi. Dolayısıyla bu senaryonun gerçekleşmesi durumunda Aktürkoğlu maçı iki gol ve bir asistle tamamlamış olacaktı. (Sanırım kimse de Aktürkoğlu’nun santrfor arkasında oynadığı için bu pozisyonların gole çeviremediğini iddia etmez.)

 Dolayısıyla bu iddiayı ciddiye almak çok mümkün değil. Olan biten şudur; Galatasaray’ın ön alanda en hareketli oyuncusu Aktürkoğlu. Onun hareketliliği takım arkadaşlarında olmadığı için de Galatasaray’ın hücum oyuncuları kolay kolay gol pozisyonuna giremiyorlar. Onların rahatça gol pozisyonuna girmesi için oyunun ve kendilerinin biraz daha gelişmesi gerekiyor.

 Ön alan baskısı çözüldü mü?

İkinci iddiaya gelince; deniliyor ki Galatasaray’ın ön alan baskısının panzehiri üretildi, o yüzden skor sıkıntısı yaşanıyor. Kanımca bu da çok ciddiye alınacak bir iddia değil. Üç nedenden; ön alan baskısı geriden ayağa pasla çıkan takımlara karşı çok daha etkili bir oyun. Bunu FC København, Bayern München eşleşmeleri ve kısmen Manchester United maçlarında çok açık biçimde gördük.

 İkinci nedene gelince, geriden şişirilen yüksek toplarla hızlı geçiş hücumları yapmak da birçok takımın kolayca oynayabileceği ve benimseyebileceği bir oyun şablonu değil. Dolayısıyla bu şablonla oynamak ön alan baskısının panzehiri anlamına da gelmez. (Galatasaray ilk yarıda doğrudan ve hızlı hücum prensibiyle bulduğu fırsatları değerlendirmiş olsa, bu oyun şablonunu alt etmiş olurdu.)

 Üçüncüsü, maç boyunca bütün rakip oyuncularını dar bir alanda bire bir karşılayarak baskı altında tutmak oldukça yüksek efor ve takım halinde aşırı konsantrasyon gerektiren bir oyun tarzı. Bu açıdan 21 Ekim’den bu yana dar bir rotasyonla 22 günde birisi Beşiktaş derbisi, ikisi Bayern München eşleşmesi, ikisi de Rizespor ve Hatayspor deplasmanları olmak üzere toplam altı maça çıkan Galatasaray’ın bu yoğun maç trafiğinde yüksek efor gerektiren ön alan baskısını kusursuz yapması çok da mümkün değildi.

 Buradan en başa döneceğim.

 Futbolda yol mu önemli, varmak mı?

 Geleceğe bakıyorsanız elbette yol önemli. Ama olup bitene yaşanan an açısından, yani tek bir maç üzerinden bakıyorsanız, bu sorunun yanıtını Albert Camus yıllar önce vermişti:

 Gerçekte yolun pek önemi yoktur, varmaya yönelik istek her şeye yeter.

 Hatayspor-Galatasaray maçının sonucunu, Hatayspor’un varmaya yönelik isteği belirledi. Galatasaray ise kendi yolunda ilerliyor.

Melih Şabanoğlu kimdir?

Melih Şabanoğlu, Galatasaray Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu.

Okur, yazar, merak eder. Çocukluktan itibaren her yaş döneminde ve değişik sektörlerde çalışırken spor ve futbol, amatör tutkusu oldu hep.

Futbolun matematiğini anlamaya çalıştı. Sabahtan akşama dek muhtelif maçlar izleyerek geçireceği günlerin hayalini kurdu.

Ana ilgi ve uğraş alanı ise Osmanlı modernleşmesi ve geç Osmanlı döneminde spor tarihi.

Bu konuda Kuruluş: Mekteb-i Sultani’den Galatasaray Spor Kulübü’ne Türkiye’de Futbolun Erken Çağı (1904-1907) başlıklı bir kitabı var.

Önümüzdeki dönemlerde bu çalışmanın diğer ciltlerini çıkarmayı umuyor.

 

Source link

Σχολιάστε